17 Ocak 2011 Pazartesi

'Ne Kadarını Sustuk Konuştuklarımızın'

            Çok heyecanlıydım.Sabah olmak bilmedi bir türlü.Bayramlığını üzerine giymek için  can atan çocuklara benziyordum.
                Kendime itiraf edemesemde bir tedirginlik vardı üzerimde...
                Ya bıraktığım gibi bulamazsam...Ya bulduğumda yanılan olursam...Kalbim deli gibi çarpıyordu.Sanki azad edecektim bugün yüreğimi.
                Soğuktu çok...Derin bir nefes aldım önce.Adımlamaya başladım kendime doğru servis durağını.Yüzüme kocaman bir tebessüm iliştirdim.
                Günaydınlar efendim dedim yüzlerini görmeye aşina olduğum insanlara...İnsan ne çok özlermiş!Alışkanlık ne fena şeymiş !
                Çok güzel görünüyorlardı.Sohbet ettik bir süre.Siz varken ne kadar da güzel zaman geçiriyorduk dedi birden...Çok renkli günlerdi.
                Bir an sustum yüzüm düştü sanki.Toparlamaya çalıştım sonra , yüzüme çok yakışan o tebessüm yeniden yayıldı.Öyleydi dedim.Bende çok özlüyorum.
                Nasıl acı veriyor bir bilsen geçmiş demek istedim.Mutlu anılarım nasıl canımı yakıyor.Nasıl özlüyorum.Sustum.O kadar güzeldi ki bozmak
                istemedim o anı.İneceğim yere geldiğimde tekrar görüşmek üzere sözleştik,vedalaştık.
                Rüzgar çarptı yüzüme kendime geldim yeniden.Orhan Veli`nin o çok sevdiğimiz şiiri geçti aklımdan...Beni bu güzel havalar mahvetti!
               
                ...
                Sahi değişmiş miydi, saçlarını toplamayı beceremiyor muydu hala mızmız mı yine...Zihnimden geçenleri toplayamıyordum bir türlü.
                Aynı bulmak istiyordum.Gülen gözlerini ,solgun yüzünü, entel duruşunu.Duramıyordum yerimde...Bir yandan etrafı süzüyorum kaldırımdan
                gelip geçeni izliyorum bir yandan zihnimdekilerle boğuşuyorum.Gözlerimiz buluşuyor sonra.Işıl ışıl oluyor ortalık birden , sıcacık.
                Canım diye sesleniyor karşı kaldırımdan , daha sahici bir tebessüme kayıyor dudaklarım.Öylece sarılıyoruz.Zihnimdeki düşünceler kayboluyor
                o anda...Kokusunu duyuyorum.Yine becerememişsin diyorum !Şaşkınlıkla bakıyor gözlerime...
                Yürüyoruz bir süre hiç konuşmadan.Susmak en çok onunla anlamlıydı.Şimdi yine onunla anlamlanıyordu.Uzun soluklu bir yalnzılıktı ,
                uzun soluklu bir suskunluk...Yanımdaydı ellerimi tutuyordu ama yalnız gibiydim.Varlığında da yokluğunda da hep aynı şeyi hissettiriyordu
                bana.Şimdi bugün bunları düşünürken kaygılarımın yersizliğine gülüyorum!
                Değişmek mi ?
                O hep aynı bulacağım yegane biricik insandı !
                Çoğu zaman umarsamaz tavırları beni deli etse de, yaradılışı böyleydi.Hep biliyordum , içtenlikle söylemişti bana anlatmaya çalışmıştı.
                Bazen nasıl bencil oluyor insan.
                Kendi yaralarını sarmak için başkasının canını yakar mı insan ben yaptım !
                Görmezden geldim , görmüyorsun beni ,çare olmuyorsun yaralarıma dedim!
                Sustu.
                Elinden gelen yapabileceği tek şeydi , susmak...
                Yine sustu.
                O sustukça daha da çok arttı öfkem,hırçınlığım bir onaydı,tek ona.
                Konuşmak istedi sonra birkaç cümle tüketmek.Öyle beceriksizdi ki cümleleri.Okumaya değer bile görmedim !
                Kızgındım öfkem kör etmişti gözlerimi.Kitap karıştırırken rastladım lise yıllarında yazdığı mektuplara.
                Basit ama keskin cümleleri vardı.Hep anlatmış bana aslında toparlayamam ben seni demiş suskunluklarının derinliğini bilmemi istemiş.
                Ben suskun kalmışım aslında ona şimdi fark ediyorum ve bunun ezikliğini yaşıyorum.
               
                ...
               
                Dışarıyı seyretmekten vazgeçiyorum.
                Karşımda oturan güzelliğe bakıyorum.
                Tebessüm ediyor.
                Gözlerim gülüyor.
                Ve susuyoruz.

4 yorum:

  1. okudum ama bir türlü yorumlayamadım:)
    kısmet bu akşamaymış keşifdaşım:)
    harikasın!
    bu yazıyı okumak öyle iyi geldi ki!
    zaten biliyordum evet.
    bu buluşma böyle güzel noktalanacaktı.içindeki huzursuzluk kaybolacaktı..
    en azından dillendirdiğin şekliyle.)

    "Sükûtumuzu anlamayan,sohbetimizden birşey anlamaz..."demiş bir üstad..sizinki aynen böyle artık..sükutunuzu anlıyorsunuz..ses olmasa da olur;)
    Allah ayırmasın kuzum..
    çok güzeldi anlatım..
    ve görsellere bayıldıııııım:)))

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim canım.
    Evet çok çok iyi geldi.
    Tam da söylediğin gibi,
    "Sükûtumuzu anlamayan,sohbetimizden birşey anlamaz..."
    Ne mümkün :)

    YanıtlaSil